18/05/2025
NASA’nın Kedi Mırlamasından Çaldığı Kemik Kurtaran Teknoloji
NASA, kedilerin 25-150 Hz frekanstaki mırlamasından ilham alarak kemik kaybını önleyen bir titreşim teknolojisi geliştirdi.
kediler mırladığında, çoğumuz bunu mutluluk ya da huzur belirtisi olarak yorumlarız en azından ezberimiz bu yönde. ancak bilim insanları bu sesi teknik olarak incelediğinde, mırlamanın aslında 25 ila 150 hertz arasında bir frekansa sahip olduğunu ortaya koydu. bu aralık, insan vücudundaki bazı iyileşme mekanizmalarını doğrudan etkileyebilecek kadar özel.
özellikle:
- 25–50 hz aralığı, kemik hücrelerinin büyümesi ve onarımı ile ilişkilendiriliyor.
- 50–150 hz frekansları ise kas ve tendon yenilenmesini destekleyebiliyor.
veterinerlik dünyasında uzun süredir fark edilen bir detay da bunu destekliyor: kediler, ciddi düşmelere maruz kalsalar bile kemik kırıklarına nadiren rastlanıyor. uzun süre hareketsiz kaldıklarında da kas veya kemik kaybı yaşamıyorlar ar. bu durum, mırlamanın biyomekanik etkisiyle açıklanıyor.
bilimsel gözlemden uzaya: nasa'nın dikkatini çekmesi
mırlamanın potansiyel iyileştirici etkileri sadece veterinerleri değil, uzay araştırmacılarını da ilgilendirmiş olacak ki, özellikle nasa, bu frekansların insan sağlığı üzerindeki etkisine daha yakından bakmaya başladı.
nasa'nın dikkatini çeken sebep oldukça açık: nasa, uzay yolculuğu sırasında yerçekimi yokluğunun, insan vücudu üzerinde ciddi etkiler bıraktığını tespit etti. özellikle kemik mineral yoğunluğu, her ay %1–1,5 oranında azalıyor. bu da astronotlar için dönüş sonrası osteoporoz benzeri riskler doğuruyor.
kedilerin düşük frekanslı, düzenli titreşimle kemik dokularını koruduğu "hipotezi", nasa için yeni bir kapı araladı. soru şuydu: “bu doğal mekanizmayı insan vücudunda nasıl taklit edebiliriz?”
nasa'nın geliştirdiği teknoloji: lmhfv titreşim cihazları
cevap, biyomühendislikte bulundu. nasa, harvard ve stony brook üniversitesi gibi araştırma kurumlarıyla birlikte, kedilerin mırlama frekansını taklit eden bir terapi platformu geliştirdi:
low-magnitude high-frequency vibration (lmhfv) sistemi.
bu cihaz, kişinin sabit bir platform üzerinde ayakta durmasıyla, vücuduna dışarıdan çok düşük genlikte ama yüksek frekansta mekanik titreşimler uyguluyor.
cihazın teknik özellikleri:
- titreşim frekansı: 30–90 hz
- genlik (şiddet): yaklaşık 0.2–0.4g
- kullanım süresi: günde 10 ila 20 dakika
uygulama şekli: pasif; kişi cihaz üzerinde sabit duruyor, titreşim cihaz tarafından uygulanıyor. amaç, kemik hücrelerinde (osteoblastlar) uyarıcı sinyaller oluşturmak, bu sayede kemik üretimini teşvik etmek ve kayıpları yavaşlatmak.
klinik deneyler ve fda onayı
cihaz, yalnızca teoride kalmadı elbette. klinik testler dünya genelinde farklı yaş grupları üzerinde uygulandı ve oldukça umut verici sonuçlar elde edildi:
- kemik kaybında %30’a kadar azalma gözlemlendi
- özellikle kalça ve omurga bölgelerinde mineral yoğunluğu korunabildi
- kas tonusunun sürdürüldüğü ve denge becerilerinin iyileştiği görüldü
- tedavi, non-invaziv (yani cerrahi müdahale içermeyen) ve güvenli bulundu
bu bulgular ışığında cihaz, abd gıda ve ilaç dairesi (fda) tarafından tıbbi kullanım için onaylandı. avrupa’da da ce belgesi aldı ve osteoporoz tedavisi amacıyla resmi olarak kullanılmaya başlandı.
bugün bu cihazlar sadece nasa’nın astronot rehabilitasyon programlarında değil; aynı zamanda yaşlı bireylerde kemik yoğunluğu kaybını yavaşlatmak, kırık sonrası iyileşmeyi hızlandırmak ve felçli hastalarda kas iskelet sistemini desteklemek için de kullanılıyor.
doğadan teknolojiye: bir davranışın evrimi
kedilerin mırlaması sadece ev içi huzurunun bir simgesi değil, aynı zamanda biyolojik bir strateji. bu titreşimler, onların kemik ve kas yapılarını korumasına yardımcı oluyor. nasa’nın bu frekansları temel alan teknolojisi ise, doğadaki sessiz ama etkili mekanizmaların bilimsel araştırma ve mühendislikle birleştiğinde nasıl gerçek çözümlere dönüşebileceğinin kanıtı.
gila canavarı'ndan diyabet ilacına, oradan da zayıflama iksirine giden yol kadar ses getirmiş olmasa da, bu gelişme bana doğadan öğrenmenin önemini bir kez daha hatırlattı. çözümün bu kez novo nordisk'ten değil de nasa'dan gelmesi, beni oldukça etkiledi. belki bir gün, kemik sağlığımızı korumak için reçetelere sadece ilaç değil, titreşim protokolü de yazılacak. ve biz bunun arkasında, evimizin köşesinde mırıldanan bir kedinin olduğunu bileceğiz.
Nuh Mehmet Yakuter
Türk Van Kedisi Koruma Derneği
Başkanı